Gratis Versand in ganz Österreich
Bookbot

Selahattin Demirtas

    Selahattin Demirtaş hat sich aus den Fesseln politischer Unterdrückung befreit, um zu einer der herausragendsten Stimmen der Türkei zu werden, inspiriert von seinem Engagement für Menschenrechte und dem Bedürfnis nach Demokratie für alle. Seine juristische Ausbildung und seine Arbeit im Bereich der Menschenrechte prägten seine politische Philosophie tiefgreifend, die auf Prinzipien der Gleichheit und Gerechtigkeit beruht. Demirtaş hat sich als Verfechter von Minderheiten und unermüdlicher Kämpfer für die Rechte der Kurden etabliert, seine Reden sind bekannt für ihre Leidenschaft und rhetorische Kraft. Sein politischer Weg zeugt von seiner Entschlossenheit, soziale Gerechtigkeit zu fördern und eine integrativere Gesellschaft aufzubauen.

    Dad
    Leylan
    Efsun
    Devran
    Kaltfront
    Morgengrauen
    • 4,2(1701)Abgeben

      Geschrieben im Hochsicherheitsgefängnis von Edirne - »ein Zeichen des Widerstands gegen Erdogan« FAS Wenn eine Frau Opfer staatlicher Willkür wird, nur weil sie zur falschen Zeit auf dem Weg zur Arbeit ist. Wenn ein Vater sich gezwungen sieht, über seine Tochter zu richten, um die Ehre der Familie zu retten. Wenn einem Mädchen nur die Flucht von zu Hause bleibt, um selbst über sein Leben zu bestimmen. Jede einzelne der Schicksalsgeschichten lässt einem den Atem stocken, weil nichts so erschütternd ist wie die Realität, aus der Selahattin Demirtaş schöpft. Nur selten kommt man dem Alltag in der islamischen Welt so nahe wie in diesen Erzählungen. Konkret und ungeschönt schildern sie das Leben in der Türkei, das gespalten ist zwischen Tradition und Moderne, Ignoranz und ohnmächtiger Wut. Storys von politischer Wucht – die in der Türkei von Hunderttausenden gelesen werden. Ausstattung: mit Banderole

      Morgengrauen
    • Kaltfront

      Storys

      »Mit seinen Kurzgeschichten hat sich Demirtaş jedenfalls in die erste Reihe der türkischen Gegenwartsliteratur katapultiert.« ― FAZ über »Morgengrauen« Wenn ein Vater das Gesetz schützen soll, doch stattdessen das größte Unrecht geschehen lässt. Wenn sich ein Mann bei dem Versuch, sein Leben zu bestreiten, durch sein Schweigen schuldig macht. Wenn ein Kind in einer Gesellschaft aufwächst, in der Mitgefühl bestraft wird. Die beinahe märchenhaft anmutenden Kurzgeschichten in »Kaltfront« blicken tief in die Seele der Türkei. Mitfühlend und liebevoll erzählt Demirtaş von den Ärmsten der Gesellschaft: den Hilfsarbeitern, den Busfahrern, den Straßendieben – sie alle eint der Wunsch nach einem glücklichen Leben und die schiere Ausweglosigkeit ihrer Situation. Selahattin Demirtaş gehört zu den wichtigsten politischen Denkern der Türkei. Er wurde für den Friedensnobelpreis nominiert und erhielt den Menschenrechtspreis der Stadt Weimar.

      Kaltfront
    • Devran

      • 138 Seiten
      • 5 Lesestunden
      4,3(1183)Abgeben

      Toz duman kenarlardan, taşradan ve kuytulardan, memleketten yoksulluk halleri. Utananlar, üzülenler, âşıklar, yevmiyeciler, küçük kasabalar, hazin ve uzakta kalan hayatlar.Devran, inatçı neşesiyle geçip giden zamanın çarpıklığını anlatıyor. Umut umut, cümle cümle… Evvela mahsus selam ediyor doğan güne.Selahattin Demirtaş, yaralıların, umarsızların, kalbi hızla çarpanların hikâyecisi. Sofrasında konuk ağırlayan, durup durup konuşan…Doksanların başı, ziraat fakültesini yeni bitirmişim, iş güç yok henüz. Günün çoğunu evde iş projeleri ve gelecek planlarıyla geçiriyorum. Dile kolay, her gün elli tane iş kuruyorum kafamda. Hemen para kazanmaya başlamam lazım diyorum. Acayip zengin olasım gelmiş, yerimde duramıyorum. Fakirlik içinde büyümüşüz, fakir fakir okuyup üniversiteyi de bitirmişiz. Ama her şeyin bir sonu olduğuna göre fakirliğin de bir sonu var değil mi?

      Devran
    • Efsun

      • 244 Seiten
      • 9 Lesestunden
      4,3(424)Abgeben

      Dupduru, yer yer hüzünlü, yer yer coşkulu ama hep çağıldayan, insana kendini iyi hissettiren bir anlatım…Olanca ışıltılarıyla ilginç karakterler…Acının mizahla harmanlanışı…Üç kuşak boyunca anlatılan, sonunda mutlaka kapanacak olan bir hesap…İlmek ilmek dokunmuş, sürprizlerle dolu bir olay örgüsü…Çağdaş bir aşk hikayesi olarak da nitelendirilebilecek olan Efsun, Selahattin Demirtaş’ın artık iyice demini almış edebiyatçılığının son ürünü.

      Efsun
    • Leylan

      • 300 Seiten
      • 11 Lesestunden
      4,2(550)Abgeben

      “Bu hayatta her şeyiyle güvenebildiğiniz en az bir kişi olmalı. Yoksa kendinizi hep yalnız hissedersiniz. İnsanların çoğu yalnızdır o yüzden, yapayalnız. Yaşananlar kelepir bir hayatın ikinci el versiyonu gibidir. Yaptığınız hiçbir şey size ait değildir, benliğinize, özünüze. Hayatınız, tümüyle güvensiz bir ortamın mecburen size yaptırdıklarından ibarettir. “Saf çocukluk halinizden geriye yüzünüzde ‘memur gülüşü’, dudaklarınızda ‘gammaz öpüşü’ kalır. Öptüğünüz yer kirlenir, güldüğünüz zaman herkes incinir. Elinizde etrafı yeşil dantelli beyaz bir mendil de yoksa temizleyemezsiniz hiçbir yerinizi.“Ben Serap’ı böyle sevdim, en saf halimle, uzaktan.”Yaşadığımız bu kekre, nefes aldırmayan, “tuhaf” dönemin Diyarbakır’da başlayıp İstanbul’a, oradan Zürih’e uzanan ve Nusaybin’de sonlanan hikâyesi... Muktedirlerin kirli sırıtışlarına inat, hülyasının, serabının üzerine titreyen, acısını içinde koyultsa da yalan ve şiddet üzerine kurulu “zulüm makinesini” sabırla, mizahla, yoldaşça dayanışmayla, zekayla maskara eden insanlar.

      Leylan
    • Başlangıçta koku biraz zorluyordu. Kanıksadım ama. Hatta seviyorum artık bu kokuyu. Yanık gibi. Hayatın gerçek kokusu. Şehir çöplüğü gibi kokuyor diyesim var fakat burası zaten şehir çöplüğü. Beş aydır burada yaşıyorum. Tamı tamına dört ay on sekiz gün. Duvara astığım kocaman bir kartonum var, her gün için bir çentik atıyorum üzerine, mahpuslar gibi. Çok rüzgar olduğunda duvardan düşüyor. “Evim” günün birinde tümden uçup giderse şaşırmam.Selahattin Demirtaş, bu yeni öykülerinde okurlarını benzersiz bir seyrana çıkarıyor: İstanbul çöplüğünden adliye koridorlarına, lüks villalardan vergi dairelerine, ıssız adalardan tımarhanelere uzanan; yer yer bilimkurgu ya da absürt komediye bürünen; yanlış anlamalarla, gıllıgışlı ihanetlerle, harika fantezilerle örülü; insan ruhunun gizemli dehlizlerinde acı ve tatlı kahkahalar attıran düşsel bir cümbüş.Kemerlerinizi bağlayın…

      Dad
    • Bilinmelidir ki, bu dava ve yargılama adı altında yürütülen bu faaliyetlere karşı bizim eylemimiz, sözümüz ve savunmamız sadece günümüze yapılmış bir çağrı değil, esasında geleceğe yazılmış bir mektuptur. Kürt halkı mazlumdur, Türk halkı mazlumdur. Onları sömürenlerdir katil olanlar. Topraklarını işgal edenlerdir. Kültürüne, diline el koyanlardır katil olanlar, biz değiliz. Biz sadece halkımızın onurunu savunduk, haysiyetini savunduk, karnını doyurma hakkını savunduk, şu yeryüzünde özgürce yaşama hakkını savunduk, kendi topraklarında insan gibi yaşama hakkını savunduk. Kürt ve Kürdistan gerçeğini inkar, insanı inkardır. Herhangi bir insanın dilini, vatanını inkar, insanı inkardır, insanın onuruna saldırıdır. Kürt halkının kendine ait Kürt milleti olarak bir tarihi vardır, bunu inkar insanın onurunu inkardır. Bunu kabul ettiğimiz zaman biz kendimizi onursuz gibi hissederiz. Birbirimizin yüzüne bakamayız Kürtler olarak. Sizin de yüzünüze bakamam. Bu dava vesilesiyle bizi köleleştirmek isteyenlere biz, “Hayır, biz özgür insanlarız.” diyoruz.

      Onurlu Yasam Davasi - Demirtasin Savunmasi